10 Temmuz 2017 Pazartesi

Evlatlara Bir Ders


Evlatlara Bir Ders

 

Günaydın güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…

 

Bu hafta canım babacım İsa Çelik bir rahatsızlık geçirdi. (30 Haziran 2017 Cuma)

 

Yerinden kalkamıyor, Yürüyemiyordu. Öbür odada yatıyordu. İdrarını tutamıyordu. Annemin oğlunu çağıralım, komşulardan yardım isteyelim teklifini, kimseyi rahatsız etmeyin, diye reddetti.

 

Ben dayanamadım, öğleden sonra Mamak’ta evde uyuyan kardeşim Faik’e haber verdim. Uyuyordu zira gece çalışmış sabah işten gelmişti. Ve akşam tekrar işe gidecekti.

 

Hain darbe teşebbüsünden sonra askeriyede eleman azalmış ve Faik günde 12 saat çalışıyordu. Haber verince 30 km’yi hemen geldi. Canım kardeşim.

 

Babamın durumunu görünce hemen ambulans çağırdı. Sincan devlet hastanesinden 23’te geldiler. Babama tahliller sonucunda kanında enfeksiyon tespit etmişler, ilaçla gönderdiler.

 


Faik iki gün izin aldı. Babam cumartesi sabah daha kötü olmuş. Ben uyurken komşumuz Tolunay bey ve Faik babamı tekerlekli sandalyemle Atatürk Hastanesine götürmüşler.

 

Emar, Tomografi, kan ve idrar tahlilleriyle epey incelemişler. Felç değilmiş çok şükür, kan ve idrar yolunda enfeksiyon tespiti onaylanmış, yeni ilaçlarla akşamüzeri geldiler.

 

Tek izinli gününü babamla hastanede geçiren komşumuz Tolunay Ertuğrul beyden Allah razı olsun.

 


Babam hasta olunca beni tuvalete hep Faik götürdü.  Faik, hem beni banyo yaptırdı hem babamı. Babama da bana da dış sonda bağladı idrar için.

 

Hasta bir iken iki oldu anneme ve kardeşime… Allah babama acil şifa versin, benim ömrümden alıp babama eklesin inşallah.

 
Babacım annemin kolunda odama ziyarete geldi. Çok sevindim. 4 Temmuz 2017 Salı


Hem yetim hem öksüz büyüyen, bir ömür engelli evlada hizmet eden anneciğim şimdi de eşine hastalıklarına rağmen büyük bir özveriyle hizmet etti/ediyor. Allah cennette yüksek makamlar verecektir inşallah.   Babasına yakın olup yükünü hafifletmek, yani abisine hizmet etmek için Ankara’ya tayin olan Faik’im, abisini yüzlerce kez banyo yaptırıp traş etti. Allah yüzbin kere razı olsun.

 

İnşallah kardeşim yaşlanınca da ona evlatları, babası ve abisine baktığı gibi bakarlar.

 


Onu çok seviyorum. Şimdi babaya hizmetle ilgili hoş bir hikaye paylaşmak istiyoruz:

 

DERS VE UMUT

 

Yaşlı bir baba...

Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş...

 

Bir gün canı yaprak döneri  çekmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu, almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş... Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş... Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş, yağı sakalına damlamış...

 

Lokantadaki insanların bakışları da  onların üzerindeymiş... Aşağılayıcı bakışlar, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış. Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlamış...

 

Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkarmış...

 

Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hâlâ onların üzerinde... Hiçbir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış, babası çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için...

 

Yemek parasını ödeyip çıkarlarken, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş:

 

– Hey evlat, burada bir şey unutmadın mı?

Az düşündükten sonra çocuk cevap vermiş:

– Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!

Yaşlı amca:

– Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!

Şaşkınlık içinde:

– Ne bırakmışım ki amca?!

 

– Sen burada, her evlat İÇİn bİr ders ve her baba İÇİn bİr UMUT bırakıp da gidiyorsun!...

 
Hadis-i Şerif

Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona... Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu...

 

Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:

 

– Baba! Şunu istiyorum.

– Baba! Bana şunu al.

– Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.

– Baba! Okul masrafları için şu kadar para lazım.

– Baba! Falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver.

– Baba! Doğum günümde bana ne aldın?

– Baba!...

– Baba!...

 

Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:

– Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter!...

– Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır...

 

Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk... Ama belki de hiç sormadık ona:

 

– Baba! Senin benden bir isteğin var mı?

 

Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, "Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?" diye. İlk başta "Her ikisini." desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, "Annemi." diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu. Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu...

 

Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın...

 

Rabbimiz kıymetini bilenlerden, hayır dualarını alanlardan etsin. Amin.



ANA BABAYA İYİLİK EDEN CENNETE GİRER

 

İyilik etmek. Ana-babaya iyilik ve ihsan, evlada farzdır.

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

 

(Ana-babasına iyilik eden evlat, Peygamberlerle beraber Cennete girer.) [İ. Rafii]

 

 (Ana-babasına iyilik edenin ömrü uzun, rızkı bereketli olur.) [İ. Ahmed]

 

 (Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder.)[Taberani]

 

(Sen de malın da babana aittir.) [İbni Mace]

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder