21 Kasım 2016 Pazartesi

Hayırsever Dostum Aydın Kaynarca


Hayırsever Dostum Aydın Kaynarca

 

Sadece biz engelliler değil, aslında her insan hatırlanmak ve değer verilmek ister.  

 

Fakiri ziyaretiyle mutlu eden gerçek dostlarımdan birisi Aydın Kaynarca Bey’dir.  

 


Bey dememin sebebi, emekli olduğum işyerindeyken öyle hitap etmemdi; Çünkü Karel Elektronik üretim bölüm müdürüydü.

 

Aydın bey, emekli ODTÜ  Endüstri Mühendisliği mezunudur, çok nazik ve son derece mütevazidir. Onun gibi ben de yalnızım. Beraber film ve maç izleriz. Çok iyi anlaşıyoruz.

 

Çünkü, Hz. Mevlana der ya; Aynı dili değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

 

Annesiz büyüyen Aydın Bey’in ve ablası Arzu Kaynarca ablanın dünyadaki tek yakını babası ve halasıymış. Babası Necati Kaynarca amca 2005 yılında kanserden vefat etti.

 

2006’da da, Kuran okurken halası Fethiye teyze yanarak öldü; cesedi kömürleşmiş, fakat Aydın bey önündeki Kuran Kitabının yanmadığını söyledi. Sübhanallah !

 

Fethiye teyze yanarak öldü, Necati amca da kanserden öldü, inşallah ikisi de şehittirler.

 

Aydın bey’in babası ve halasının vefatından sonra sık sık görüşmeye başladık. Birbirimizi tanıdıkça daha çok sevdik. Çocuk gibi saf ve temiz bir kalbi vardır maşallah.

 

Aydın beycim, beni sevdiğini söyleyen pek çok akrabamdan bana daha yakındır. Ziyaretiyle beni mutlu eder ve –duası makbul denilen- bir engellinin duasını alır.

 

“Doğayı yağmur, insanı güzel sohbet rahatlatır. İkisi de ruhumuzu yıkayan damlalardır.”

 


Aydın Kaynarca beyle sohbet ederek ikimiz de huzur buluyoruz.

 

GÜCÜ YETEN ÖRNEK ALMALI

 

Bu yazımızda, dostum Aydın Kaynarca beyin yaptığı iyiliklerinden sadece bir kısmını, inşallah ÖRNEK OLMASI için paylaşmak istiyorum.

 

Yaptığı iyiliklerinin gizli kalması gerektiğini düşünen Aydın beyi, dostum bunları anlatmalıyız ki, inşallah senden örnek alsınlar, diyerek zor onay aldım.

 

Hayatta maddiyata önem vermeyen dostum Aydın Kaynarca bey çok iyilikseverdir.

 

Mesela, doğuda öğretmenlik yapan bir tanıdık benden rica etti, Celal abi tanıdığın yok mu, çok fakir öğrencilerim var, gocuğu yok, dedi.

 

Durumu bazı dostlarla birlikte Aydın beye de anlattım. Hepsi hemen EFT ile para havale ettiler, en cömerti ise dostum Aydın Kaynarca beydi, hepsinden Allah razı olsun.

 

Sonra gelen resmi mail attım, gocukları alan ilkokul çocuklarının yüzü gülüyordu.

 

Bu, onun benim bildiğim iyiliklerinden sadece birisiydi, örnek olsun diye anlattım.

 

VESİLE OLMUŞUM

 

Aydın bey sık sık ziyaretime gelir sağolsun. Geçen yıl sohbet ederken (Eylül 2015), neden kitap yazdığımı anlattığım son yazımdaki hadisi açıkladım.

 

Peygamber Efendimiz SAV buyurur ki:

 

“İnsan ölünce amel defteri kapanır, üç şey bunun dışındadır. Kendisine dua eden evlat, sadaka-i cariye (okul, hastane, köprü, cami, çeşme, vs. faydalı eser yaptıran) , yararlanılan ilim/eser bırakan (kitap, öğrenci yetiştirmek, vs) , bunların amel defteri kapanmaz, mezarında da sevap gelmeye devam eder. ”

 

Aydın bey dostum, işte acizane elimden gelen sadece kitap yazmak, dedim.

 

O gün dostum Aydın Kaynarca bey, bendenizden örnek almış ve bir hayır işi yaptırmaya karar vermiş. Bunu bana bir yıl sonra şimdi açıkladı. (Ekim 2016)

 


Celal dostum, sen ne güzel kitap yazdın, blog sayfanda yazılar yayınlıyorsun, benim gibi yazılarından eminim nice etkilenenler vardır, dedi. Bu hayır işine sen vesile oldun, Allah senden razı olsun, dedi; gerçekten çok mutlu oldum.

 

Aydın bey tutumludur, israfı hiç sevmez ama iyilik, hayır işinde çok cömerttir.

 

Rahmetli halası Fethiye teyzenin isteği ile pek çok fakir kız çocuklarını okuttu ve hala burs alan öğrenciler var. Allah razı olsun.

 

Geçenlerdeki ziyaretinde Aydın bey resimler gösterdi ve “Sen vesile oldun memleketim Bilecik’te ihtiyacı olan iki ayrı okula kütüphane ve konferans salonu yaptırdık, dedi.

 

ALLAH NURSEL ABLADAN RAZI OLSUN

 

Nasıl olduğunu sordum. Dostum ben, Bozüyük’lüyüm, o civarlarda ailecek tanıdığımız Nursel ablamız var ki altın kalpli biridir ve çok hayırsever karakteri vardır, …

 


Ben senden örnek alarak bu işi yapmayı kafaya koydum ya. Nursel ablaya konuyu anlattım, rica ettim. Allah razı olsun kırmadı, Nursel abla Bilecik Söğüt’ün iki ayrı lisesinde ihtiyaç tespit etmiş, dedi.

 

Nursel abla, işin toplam tutarını hesaplamış. Aydın bey’de Olur abla deyip parayı  havale yapmış. Allah razı olsun Nursel abla şartname hazırlama, teklif almadan, iş bitene kadar her aşamasında, o ilgilenmiş.

 

Aydın bey; Dostum önemli olan dünyaya bir eser bırakmak, ki bu hizmetlerden faydalanıldığı sürece, yaşarken ve ölünce hem bana, hem babam ve babanneme sevap gelecek inşallah… , dedi.

 

Aydın bey, “Celal dostum bu hayır işi üç ortaklı bir sevap şirketi” dedi. Sen fikir verdin, Nursel abla emek verdi, ben finans ettim, Allah hayrımızı kabul etsin, diye ekledi.

 

Çünkü Peygamber Efendimiz SAV “Hayra vesile olan yapan gibidir” buyurmuştur.

 

Ortaya çıkan bu imece usulü çalışmanın sonucunda, Söğüt ilçemizde iki ortaokulda sıraların yenilenmesi, kütüphane ve konferans salonu yaptırılmış.

 

BABANNEYE SEVAP AKACAK İNŞALLAH

 

Açılışa Kaymakam gibi protokol gelmiş, ama olayın basında çıkmasını istemeyen Aydın bey medyanın çağrılmamasını istemiş. (Açılışı 9 Kasım 2016 günü olmuş.)

 


Aydın bey Bilecik Söğüt Lisesinin eskimiş sıra’larını değiştirtmiş, ve ayrıca o okula yapılan konferans salonuna babannesi Arzu Kaynarca’nın ismini vermiş.

 

Konferans Salonuna ismi verilen babaanne Arzu Kaynarca, 26 yaşında 1927’de ince hastalık denen verem’den ölmüş. Aydın beyin babası ve halası büyüyünce üvey anne onları istememiş ve ikisi beraber 1940’ların sonunda Ankara’ya gelmişler.

 


Aydın bey, babannemin hayatta bizden başka dua edecek kimsesi yok. Onun için konferans salonuna onun adını verdik, dedi.

 

Söğüt İmam Hatip Lisesine yaptırdığımız kütüphaneye ise, babam Necati Kaynarca’nın ismini verdik. Açılışa giderken kütüphaneye Meb onaylı pekçok kitap götürdüm, dedi.

 
 


Celal dostum, Söğüt’ün bu okulları gerçekten çok bakımsız, öğrencilerin çoğu, civar köylerden servisle gelen fakir talebeler. Hepsinin yüzü gülüyordu. İnşallah gerçekten faydalı olmuşuzdur.

 

Celal dostum, aslında bu hayır işine rahmetli Fethiye halam ölmeden önce Bahçelievler Sağlık ocağında babam ve kendi adına tam techizatlı, iki hasta muayene odası açtırmıştı, evet bu işi sen hatırlattın ama onu da anmam gerek, dedi.

 

İYİLİKLER DEVAM EDİYOR

 

Bu Çarşamba, Ercüment bey dostumuzla beraber öğlen evimize geldiler. Tekerlekli sandalyemle binebildiğim için beni bizim arabayla Optimum AVM’ye götürdüler.

 



Önce yemek sonra sinema ısmarladılar, benim çok merak ettiğim “Muhammed-Allah’ın Elçisi” filmini izledik. Filmi çok beğendim, bazı sahnelerde gözyaşlarımı tutamadım.

 

Sonra tekrar beni eve getirdiler. Annemin yaptığı memleketimiz Konya Ereğli’nin meşhur arabaşı çorbasını içtik. Çok güzel bir gün geçirdim, Allah razı olsun canım dostum.

 



Bu yazıyı, örnek olması ve blog sayfamda bir anı olarak kalması için ondan izin aldım.

 

Bu yalan dünyada bizden geriye kalan sadece hoş bir sȃdȃ imiş.

 

Yazıyı yine onun sözüyle bitiriyorum: Allah ömür verirse inşallah memleketime bir de halam Fethiye Kaynarca adına hayır yaptırmak niyetindeyim. Belki ilerde de kendi adıma…

 

Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları  eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir "imam-ı mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.”    

(YASİN SURESİ 12. AYET)

 


Cennet, bazı insanları hasretle beklermiş.

Aydın Kaynarca bey dostum da onlardan biridir inşallah.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder