3 Ekim 2016 Pazartesi

En İyi İlaç: Moral


En İyi İlaç: Moral

 

Benim ve Evet bütün hastalıklarda en iyi ilaç moraldir. Hastalara moral verelim.

 

Sevgili Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hanımefendi “Aşk Terk Etmez” isimli kitabında diyor ki;

 

“Kulluk, bir kulun gönlünü hoş etmeye çalışmaktır... Ne ibadetini artırmak, ne zühdünü artırmak, ne de zühd ve takvasıyla mağrur olmak...

 

Asıl ibadet, her sabah uyanıldığında, ‘Ya Rab, acaba bugün hangi kuluna hizmet edebilirim? Hangi kulunun gönlünü hoş edebilirim?’ diyebilmektir. ”

 

Efendim aslında bu yazının özeti başlıkta yazıyor. Moraliniz yüksek olursa yani hep bir umudunuz varsa, karamsar olmazsanız daha çabuk iyileşiyorsunuz.




 
"​Dünyadaki en büyük hazine, sevgi ve dostluktur; Gerçek dost akrabadan yakındır. "

Gerçek dostlarımdan Canım dostum Aydın Kaynarca bey ziyaretiyle beni mutlu etti. Allah razı olsun.
29 Eylül 2016
(Resim ters açıdan çıkmış. Ben sağa dönüğüm aslında... )

Sevgili Gönül dostlarımız, geçenlerde dostum Aydın Kaynarca bey Facebook’ta bir video paylaşmış. Videoyu izleyince bunu yazmak istedim.

 

Videodaki görüntüde hücreler vardı. Papatya yaprağına benzer bir kanser hücresi, yanına gelen çeyreği kadar bir T hücresi, kanserli hücreye nüfuz etmeye, adeta yemeye başlıyordu.

 

T hücresi, kişinin kendi vücudundan, bağışıklık sisteminden alınıp, mutluluk hormonu “Seretonin” ile desteklenip güçlendirilen ve tekrar vücuda enjekte edilen bir hücredir, deniyordu.

 

Video, Yapılan çalışmalarda beş ay ömür biçilen hastaların % 90’ı T hücresi sayesinde iyileşiyor…  

 

… ve T hücreleri Seretonin, yani mutluluk ile güçleniyorken, mutlu olan kanser hastalarının iyileşmek için büyük bir umudu var, diye devam ediyordu.

 

Bunu herkese gösterip umut aşılayabilmek için paylaşınız, diye bitiyordu. Ben de bu videoyu faydalı olayım diye, Rabbimizin rızası için yazıya dökmek istedim.

 


Hemen hemen aynı konudaki Youtube videosu:


 

Evet, Mutlu olmak için umutlu olmak şart. Moralli olun, hastaya umut, moral verin, ki T hücreleri güçlensin. Mart 2016’daki Hürriyet gazetesi haberi şöyle başlıyor:

 

Kan kanserlerinin tedavisinde, hastanın bağışıklık sistemi kullanılarak tümörlerin yok edilmesini hedefleyen bilimsel araştırmanın ilk sonuçları, tıp dünyasında "umut verici" olarak değerlendirildi.

KANSERİ YENMEK İÇİN VÜCUDUN BAĞIŞIKLIĞI KULLANILIYOR

ABD'li bilim insanları, kanser tedavisinde yayılan tümörleri yok edebilmek amacıyla vücudun bağışıklık hücrelerinin kullanıldığı araştırmadan çarpıcı sonuçlar elde etti.

5 AY ÖMÜR BİÇİLEN HASTALARIN YÜZDE 90'I İYİLEŞTİ

Washington'da düzenlenen toplantıda açıklanan ilk sonuçlara göre, söz konusu tedavi kanserin tekrarlamasını önlüyor. Araştırma ile en fazla 5 ay yaşam süresi biçilen kan kanseri hastalarından yüzde 90'ından fazlasının iyileştiği ve 18 ay boyunca devam eden kontrollerde de kanserin tekrarlamadığı belirlendi.

T HÜCRESİ TÜMÖRLERİ YOK ETTİ

Tedavi sürecinde, laboratuvarda hastaların kendi vücutlarından alınan T hücrelerinin genetiği değiştirilerek, tümörleri tanımaları ve yok etmeleri sağlandı.

Yöntemin uygulandığı akut lenfoblastik lösemi (ALL) hastasının yüzde 90'ından fazlasının iyileştiği belirlendi. (http://www.hurriyet.com.tr/savasci-t-hucresi-ile-kanser-tedavisi-40067454 )

 

T hücreleri mutluluk hormonu ile güçleniyor. Efendimiz SAV, hastayı ziyaret etmenin çok sevap olduğunu bildiriyor.  Biz de hastaları ziyaret edip onlara moral vermeliyiz.

 

Ibn Kayyım der ki:

”Efendimizin SAV bir hadisinde tedavi yöntemlerinin en değerlisi bulunmaktadır ki, o da morali kuvvetlendirecek sözlerle hastanın gönlünü hoş tutmaktır. Bu sayede, kuvvette bir canlanma meydana gelir ve vücudun ısısı düşer. Böylece bu, hasta hastalığını tamamen atmaya veya hafifletmeye yardım eder.”

 

Bu video bana, yıllar önce okuduğum su molekülü kristalleri yazısını hatırlattı. Önce o yazıyı, sonrasında da kitabımdaki bir yazıyı paylaşarak yazımızı bitiriyoruz:

 

SU KRİSTALLERİ

 

Bedenimizin %80 inin su olduğunu biliyoruz. Japon bilim adamı Masaru Emoto iki bardak suyun birine güzel müzikler ve sözler dinletmiş, diğerine ise kötü müzikler ve sözler dinletmiş.

 

Sonra bu iki bardak suyun molekülleri incelendiğinde, güzel sözler söylenen suyun çiçek gibi ve düzenli, diğerinin ise çok karmaşık ve karamsar şekillerde kristallerden oluştuğunu görmüş.

 


Bu nedenle dinlediğimiz müzikler, söylediğimiz, duyduğumuz sözler bizim hücrelerimizin yapısını direk değiştiriyor. Bedenimiz sudan oluşuyor. Bu suya nasıl şekiller vereceğimiz bize kalmış. Sesler gerçekten çok önemli.

 

Müzik; hayatımıza, bedenimize şekil veren çok önemli bir unsur. Dinlediğimiz müziğe göre bedenimiz, düşüncelerimiz, duygularımız ve hayatımız şekilleniyor.

İlişkilerimizde de konuşma ses tonumuz ve şeklimiz ilişkimizin niteliğini belirliyor.

 

Oysa güzel sözlerin etkisi yıllarca kalır unutulmaz. Düşünün size güzel bir iltifatta bulunmuş olan bir arkadaşınızın bu sözünü yıllar geçse de unutmamışsınızdır. Aynı şekilde kötü sözleri de unutmak kolay olmaz.

 

Bunlar bedenimizdeki su moleküllerinin şeklini değiştirmektedir. Güzel bir söz söylediğinizde siz de güzel hissetmeye başlarsınız.

 

EN İYİ İLAÇ: MORAL

 

Ocak 1999’da, Hiç unutamam birgün Ankara Dışkapı SSK hastanesinde yatağımda oturuyordum. Pencereden sokakta koşuşturan insanları seyrediyordum. Kapı çalındı.

 

Çalıştığım işyeri Karel’den Ar-ge Dijital laboratuvarındaki amirim Ender Altın bey ve bütün arkadaşlar ziyaretime gelmişlerdi. Nasıl mutlu oldum anlatamam.

 


Bütün iş arkadaşlarımdan Allah razı olsun. Moralim yerine geldi.

 

Özellikle Süha Can arkadaşım benimle işyerinde de çok ilgilenirdi. Bazen öğle tatillerinde kıkır kıkır gülerek koluma girerek yemekhaneye inerdik. Çünkü yaptığı esprilerle beni güldürürdü.

 

Süha benim gerçek dostlarımdan biridir. Bazı akrabalarım bile beni aramazdı.

 

Süha, Almanya’da çalışan babası Ali Can amcaya (Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan kısa süre sonra emekliliğin keyfini yaşayamadan 2014’te Adana’da vefat etti. Allah rahmet etsin, mekanını cennet eylesin.) özel tertibatlı bir tekerlekli sandalye getirtmiş.

 

Süha, 2001’de Karel’den ayrılıp Adana’da ailesinin yanına gitti. Şimdi orada çalışıyor. Şirketten ayrılırken çok ağlamıştım. O da ağladı.

 

Babasının getirdiği o tekerlekli sandalyeyi arabayla Adana’dan Ankara’ya bize getirmişti. O gece bizde kaldı. Yine esprileriyle çok güldürdü.

 

Allah ona sevdikleriyle beraber sağlıklı uzun ömür versin. Günahkarız ama Allah’ın affı ve lütfuyla cennete girersek inşallah sonsuza kadar dost oluruz...

 
Ereğli'de ziyaret etti. 28 Ağustos 2016

Hastanede birden arkadaşları görünce çok sevindim. Özlemişim onları.

Bana, Celȃl çabuk gel, çizilecek kartlar seni bekliyor, dediler.

 

O moralle  Allah'ın izniyle birkaç gün sonra taburcu edildim. Hastaya bu tür moraller ilaçlardan daha etkili oluyor.

 

*****

 

Başımıza ne gelirse gelsin daima “Bu da geçer Ya Hu! (Bu da geçer Ey Allah’ım) demeli, moralimizi hep yüksek tutmalı ve Allah’a içten dua etmeliyiz…

 

ABD’deki başarılı kalp cerrahımız Prof Dr. Mehmet Öz bir röportajında şöyle diyor:

 

* “Dua etmek insanı iyileştirir. Ben inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua ederim. Bence duanın, meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var. Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var.”  

 


Evet, moral en iyi ilaçtır.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder