22 Nisan 2015 Çarşamba

Allah Ağzınızın Tadını Bozmasın


Allah Ağzınızın Tadını Bozmasın


 

Başlıktaki duayı çok duyarız. Şahsen ben de çok duyar hatta amin derdim fakat bunun ne kadar değerli bir dua olduğunu bu hafta yaşayarak anladım.  

 

Pazar gecesi üşüme ve ateş başladı. (12.nisan.2015) Ateşten gece uyuyamadım sabahı zor ettim. Tabi hem idrarımı ördekle yaptırmak, hem de ateşimi düşürmek için babam hep başucumdaydı.

 

Pazartesi gecesi yine ateşten uyuyamadım. Babamın koltuğumun altına koyduğu pet şişenin ve alnıma koyduğu soğuk havlunun etkisi az oluyordu. Baba çare aramak için gece Google’a baktı.

 

Mavi buz poşeti tavsiyesini görmüş. Neyseki geçenlerde Medikalcı’dan almıştı. .Hemen bir beze sararak alnıma koydu. Birazdan 39.5 olan ateşim normale düşmüştü, bir saat uyuyabildim.

 


Allah, annem ve babamdan razı olsun, uzun ömür versin. Her namazımdaki birinci duam: “Allah’ım beni bu dünyada annemden babamdan başka bir sebebe muhtaç etme.”       

 

Sabah uyanınca hiç halim yoktu. Aslında bu hastalığım griple de birleşince ölü gibiydim, nefes alan ceset.. Ateşim yine düşmüyordu. Aile hekimimiz yoğunluktan ancak çarşambaları geliyordu.

 

Cuma günleri akıllı telefonumdan ‘Hayırlı Cumalar’ mesajı gönderdiğim 118 kişilik SMS listem var. Düşündüm, oluşan sinerjiyle belki Allah şifa verir, diye o listemden dua istedim.

 

Otuzdan fazla kişi, Allah acil şifa versin, diye mesaj attı, onlarcası arayarak dua etti. Sonuç ne mi? Üç gündür düşmeyen ve kırka yakın ateşim normale düştü, hem de grip geçene kadar birdaha hiç çıkmadı.

 

Çarşamba aile hekimimiz sevgili Dr Gülcan Alaşahin hanım geldi, kapsamlı muayene sonrasında ilaçlar verdi. İltihaplanan boğazım için antibiyotik yazmıştı. Perşembe sabah uyandım, ağzımın içi zehir gibi...

 

Annem çay getirdi. Zaten kalkamıyorum. Babam yattığım yerde içirdi, tükürdüm. Çayın tadını alamadım, sanki kuru yaprağı kaynar suya atmışsınız gibi berbat bir tad aldım.

 


Hiçbişey yiyemedim, tarhana çorba, peynir, yoğurt, köfte hiçbirşeyin tadını alamadım ve yiyemedim. Fakat açlık hissediyordum. Antibiyotiğin etki etmesi için birşeyler yemem lazımdı.

 

Babamdan tatlı istedim. Tatlıdan bir dilim yedim, o da kesti. Babam akşam şekerimi ölçtü, şekerim fırlamıştı. Çünkü aynı zamanda şeker hastasıyım elhamdülillah...

 

Ağzımda tad yoktu. Sanırım bu, antibiyotiğin yan etkisiydi. Ancak Pazar günü normale döndü çok şükür. O Cuma günü listeme şu SMSi göndermiştim.

 

“Eger yediginiz yemegin ictiginiz cayin tadini ve lezzetini alabiliyorsanız, Baskasina gerek yok binlerce sukretmelisiniz ALLAH'A...

 Hayirli cumalar”

 

Pazar günü sevgili dostum ve komşumuz Efkan Vural hocamla konuşurken konu yazılardan açıldı. Hocam, Celal, bu hafta inşallah o Cuma sms’i hakkında yaz, dedi... 

 

Gerçekten, ben yürüyemiyorum, şeker hastasıyım, grip oldum, ateşim çıktı, hepsine çok şükür sabrettim. Fakat ağzımın tadı gidince hayattan sıkıldım, ne kadar az şükrettiğimi farkettim.

 

Hergün içtiğimiz çayın ve yediğimiz yemeğin tadını ve lezzetini alabiliyorsanız, ev, araba, tablet, telefonununuz olmasını beklemeyin, sırf bunlar için bile...

 

Bile derken Küçümsemek değil, yani bunun için binlerce şükretmeli. Hatta sorsalar, niçin namaz kılıyorsun, diye. Çok rahat, Ağzımın tadı için, derim.

 

Tabi, Allah izin vermeden hiçbir şey başa gelmez. Üç şeyden gelir. Birincisi, Allah kulunun sabrederek sevaplarını artırmasını ister. Çünkü o kulunun cennette yüksek makamda olmasını arzu etmiştir. 

 

İkincisi, sevdiği kulunun günahını affetmeyi ister ki, hesap mahşere kalmasın. Çünkü hastalık sabun gibi günah kirlerini yıkar, temizler.    

 


Hastalık ve musibetin verilme sebeplerinden Üçüncüsü, kulun yaptığı maddi veya manevi zulümlere karşılık cezadır. Benimki olsa olsa ikincisidir.  

 

Bir haftadır ateş, ağrı, boğaz iltihabı sonra tad almama, kusma gibi ağır bir grip geçirdim. 12-19 nisan 2015. Şu an tam geçmedi ama iyi sayılırım. Ağzımın tadı geldi elhamdülillah

 

Allah ağzınızın tadını bozmasın.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder