3 Nisan 2013 Çarşamba

Kabrin nur dolsun Fadime yenge


Kabrin nur dolsun Fadime yenge

 

Kitabımda annemin hem öksüz, hem yetim büyüdüğünü anlatmıştım. Annemle birlikte aynı kaderi paylaşan biri de Bekir dayımdır.

 


Bekir dayım, evlenene kadar abisi rahmetli Nevzat dayımın yanında büyür. Bekir Bekir dayım evlendiğinde ne köyde evi, ne  tarlası varmış. Allah yetimi sever. Abisi Nevzat dayım yıllarca Bekir dayımı kollamıştır ve beraber çalışmışlardır. Evlenirken Nevzat dayım, Bekir dayıma tarla, köyde bir ev ve bahçe vermiştir. Allah razı olsun.

 

Bekir dayımın en büyüğü benden küçük, dört oğlu olur. Fakat Bekir dayım ve Fadime yengem kız evlat sahibi olmayı çok istemektedirler. Rabbim yetimi kırar mı?

 

Allah, onlara bir değil, hem de ikiz kız evlat nasip eder. Biri Ayşe, biri Fatma’dır. Seksenlerde okul kapanınca Ankara’dan memleketimiz Ereğli’ye giderdik. Köye gidince Bekir dayımgilde kalırdık. O zamanlar ben 14-15 yaşlarındaydım. Fadime yengeme şaşırırdım. Birisi kucağında ikisi kundakta altı çocuğa bakıyordu. Bir de biz kalırdık.

 

Sabahları bazen kilo kilo patates kızartırdı. Bir tencere yemek bir öğünde biterdi. O zamanlar çamaşır makinesi yoktu. Bahçede kazanlarla su kaynatır, bakır leğenlerde elinde yıkardı. Koyunları ve inekleri sağardı. Altı çocuğuna rağmen evi pırıl pırıldı. Çocukların hepsini terbiyeli, edepli, sevgi dolu, temiz kalpli yetiştirdi.

 

Sevgili Bekir dayımın değerli eşi FADİME KASAPÇOPUR yengemi 26 mart 2013 Salı günü dört ay çektiği beyin kanseri sebebiyle ALLAH, yanına almıştır.

 


İnşallah çektiği ızdıraplar günahlarına kefaret olur. Allah, rahmetiyle muamele eylesin, Cenneti ve cemaliyle müşerref eylesin. Peygamberimize SAV komşu eylesin... Amin ...

 

Bekir dayım yine yetim yıllarına döndü. Allah Bekir dayıma ve çocuklarına sabr-ı cemil versin. Cennette inşallah hiç ayrılmayacağız.

 

Bir engelli olarak okuyunca huzur bulduğum minik bir kitapçık var. Bediüzzaman Said Nursi’ye ait  “Hastalar Risalesi” isimli kitaptan ‘Ölüm’ün imanla ölen için kimseler için mahiyetini paylaşmak istiyorum.

 

***


"ÖLÜM, sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Çok risalelerde gayet kat'î, şeksiz, şüphesiz bir surette, Kur'ân-ı Hakîmin verdiği nurla ispat etmişiz ki, ehl-i iman için ölüm, vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. * Hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten (kulluktan) bir paydostur. *  Hem öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir. *  Hem hakikî vatanına ve ebedî makam- ı saadetine girmeye bir vasıtadır. *  Hem zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinâna (cennet bahçelerine) bir davettir. *  Hem Hâlık-ı Rahîminin fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye (ücret almaya) bir nöbettir. * Madem ölümün mahiyeti hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilâkis rahmet ve saadetin bir mukaddemesi nazarıyla bakmak gerektir."

 

***

 

Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder